Anlatmayın... Satın...
Bazı
konuşmaları ya da sunumları izlemek bir işkenceye dönüşür. Zaman geçmek
bilmez. İkide birde saatinize bakarsınız, üzerinize bir ağırlık çöker.
Dikkatiniz dağılır ve etrafa bakmaya başlarsınız. Tavandaki ampul sayısını
sayar, oradan kurtulduğunuzda yapacağınız işleri düşünürsünüz. Bu konuşmacılar
sadece anlatırlar.
Bazı konuşmacıları dinlemekse gerçekten bir zevktir. Sizi hiç yormazlar
aksine geçen her dakika bir diğerinden çok fazla ilginizi çeker. Duyduklarınız
ve izledikleriniz sizi etkiler ve düşündürür. Bazen kendinizi sorgularsınız.
Bazen takdir eder bazen de eleştirirsiniz. Zamanın nasıl geçtiğini
anlayamazsınız. Konuşma bitiminde ceplerinizin dolduğunu fark edersiniz.
İçinizden konuşmacıyla tanışmak ve ona sorular sormak gelir. Bu konuşmacılar
satarlar daha doğrusu sizin satın almanızı sağlarlar. Bu iki konuşmacı tipi
arasındaki fark, anlatmak ve satmak arasındaki
farktır
Dinleyicilerinizi Eğlendirin…
İster
teknik bilgiler verin, ister siyasi bir görüş ortaya koyun, ister ikna amaçlı
bir sunum yapın, hedeflediğiniz sonuca rahatça ulaşmanızdaki en önemli
etkenlerden birisi
dinleyicilerin kendilerini nasıl hissettikleridir. Kendinize
sorun:
Sunumlarım sıkıcı mı?
Dinleyicilerim yaptığım sunumları nasıl buluyorlar?
Sunum yaparken ben de zevk alıyor ve eğleniyor muyum?
İyi Bir Konuşmacı Olmak İş Hayatı, Politika ve Profesyonel
Kariyerinizde Gerek Duyacağınız Bir Numaralı Anahtardır
0 yorum:
Yorum Gönder