25 Şubat 2014 Salı

on
Anlatmayın... Satın...

Bazı konuşmaları ya da sunumları izlemek bir işkenceye dönüşür. Zaman geçmek bilmez. İkide birde saatinize bakarsınız, üzerinize bir ağırlık çöker. Dikkatiniz dağılır ve etrafa bakmaya başlarsınız. Tavandaki ampul sayısını sayar, oradan kurtulduğunuzda yapacağınız işleri düşünürsünüz. Bu konuşmacılar sadece anlatırlar.
Bazı konuşmacıları dinlemekse gerçekten bir zevktir. Sizi hiç yormazlar aksine geçen her dakika bir diğerinden çok fazla ilginizi çeker. Duyduklarınız ve izledikleriniz sizi etkiler ve düşündürür. Bazen kendinizi sorgularsınız. Bazen takdir eder bazen de eleştirirsiniz. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamazsınız. Konuşma bitiminde ceplerinizin dolduğunu fark edersiniz. İçinizden konuşmacıyla tanışmak ve ona sorular sormak gelir. Bu konuşmacılar satarlar daha doğrusu sizin satın almanızı sağlarlar. Bu iki konuşmacı tipi arasındaki fark, anlatmak ve satmak arasındaki farktır
Dinleyicilerinizi Eğlendirin…
İster teknik bilgiler verin, ister siyasi bir görüş ortaya koyun, ister ikna amaçlı bir sunum          yapın, hedeflediğiniz sonuca rahatça ulaşmanızdaki en önemli etkenlerden birisi          
dinleyicilerin kendilerini nasıl hissettikleridir. Kendinize sorun:
Sunumlarım sıkıcı mı?
Dinleyicilerim yaptığım sunumları nasıl buluyorlar?
Sunum yaparken ben de zevk alıyor ve eğleniyor muyum?


İyi Bir Konuşmacı Olmak İş Hayatı, Politika ve Profesyonel

Kariyerinizde Gerek Duyacağınız Bir Numaralı Anahtardır


0 yorum:

Yorum Gönder